Evet, bu hususu da böylece vurguladıktan sonra şimdi beraberce
araştırmamıza devam edelim... “ALLÂH”a tapınılır mı?..
“ALLÂH”a kim tapınacaktır?.. Hz. Muhammed’in, “ALLÂH” ile
ilgili olarak, bir soruya verdiği cevabı hatırlayalım burada:
“ALLÂH var İDİ ve O’nunla beraber hiçbir şey yok İDİ!”
Bu tanımlamayı duyanlar, Hz. Muhammed’in “İlmin kapısı”
olarak nitelendirdiği Hz. Âli’ye koşarak sözcükleri aynen
naklediyorlar ve ondan bir açıklama bekliyorlar...
Hz. Âli şu öz cümle ile cevap veriyor:
“El an kemâ kân!”
Bu cümleyi şöyle tercüme edebiliriz:
“Hâlâ, o andaki gibidir!”
Bu ilk anda anlaşılan yönüyle demektir ki;
“O anda öyle idi, o andan bu an’a kadar geçen zamanda hiçbir şeyi değiştirmedi;
hâlâ da öyledir!..”
“İçinde bulunduğumuz an, O işaret edilen ‘an’dır!”
Yani, yaşamakta olduğumuz “şu an”, “ALLÂH”ın var olup,
“O”nun yanı sıra hiçbir şeyin var olmadığı “an”ın ta
kendisidir!
Esasen burada kesinlikle bilmemiz zorunlu olan şu husus da
vardır: “Zaman” kavramı; yaratılmış, yani sonradan olmuş
mahlûklar için geçerli olan bir kavramdır.
Yaratılmış olanların başı-sonu, geçmişi, hâli ve geleceği vardır...
Oysa “ALLÂH” geçmiş ve gelecek zaman kavramlarından
münezzehtir!
İş bu sebeple de, “ALLÂH” için; geçmişte bu hâldeydi ama
şimdi artık o hâlde değildir, asla ve kesinlikle denemez!